Cumhuriyet: Köşk'ten armağan itirafı

Cumhuriyet 29.03.2008 (HAKAN DİRİK)

Köşk’ten armağan itirafı

Suudi Arabistan Kralı’ndan armağan aldığını doğrulayan Gül, ‘şahsına ait’ olduğunu ileri sürdüğü hediyelerin miktarını ve değerini açıklamayı reddetti

İZMİR – Cumhurbaşkanı Abdullah Gül , Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdulaziz El-Suud ‘dan aldığı armağanların “şahsına ait” olduğunu ileri sürerek bu armağanların miktarını ve değerini açıklamayı reddetti.

Eski İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan ‘ın yazılı sorusunu, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Emin Kuz ‘un imzaladığı metinle yanıtlayan Gül, Suudi Kralı’nın “ayağına” giderek, onunla kaldığı otelde görüştüğü için de eleştirilmişti. Avukat Noyan Özkan, 14 Şubat tarihli dilekçeyle Suudi Kralı’nın Gül’e verdiği armağanları sormuştu. Özkan Bilgi Edinme Hakkı Yasası çerçevesindeki dilekçede, “Bu hediyelerin değeri nedir? Bu hediyeler hakkında nasıl bir işlem yapılmıştır” sorularına yer verilmişti.

Gül, 29 Şubat tarihli Kuz imzalı yanıtta, söz konusu yasaların Cumhurbaşkanı’nı kapsamadığını ileri sürdü. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ‘in kendisine armağan edilen 1243 parça eşyayı kayıtlara geçirerek köşkte bıraktığı bilinmesine karşın, armağanlar konusunda yerleşmiş bir uygulama bulunmadığı savunulan yanıtta, şu görüşlere yer verildi:

“Cumhurbaşkanlarına verilen hediyelerin kaydedilmesiyle ilgili olarak yapılacak işlemleri belirleyen herhangi bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. …Bu hediyeler devleti temsilen cumhurbaşkanlarının şahsına verilmekte olup, bugüne kadar görev yapan cumhurbaşkanlarımızın, verilen bu tür hediyelerin kayda geçirilmesine ilişkin standart ve yerleşmiş bir uygulama bulunmamaktadır. Bazı kamu görevlilerine verildiğini ileri sürdüğünüz hediyeler konusunda Cumhurbaşkanlığı’nda herhangi bir bilgi yoktur.”

Özkan, bu yanıtla Cumhurbaşkanı Gül’ün armağanların alındığını itiraf ettiğini ancak niceliğini ve niteliğini açıklamaktan kaçındığını söyledi.

ÖSYM'yi dize getirdi

İzmir’li eğitimci Metin Biniş’in üniversite mezunu kızı Mine Biniş 25 Eylül 2005 tarihinde ÖSYM Başkanlığı’nca yapılan 2005 Sayıştay Denetçi Yardımcısı Adaylığı Eleme Sınavı’na girdi. Sınavı kazanamayan Mine Biniş, bu sınavın sorularının ve cevap anahtarının kendisine gönderilmesi, sınavda kaçıncı olduğunun bildirilmesi için ÖSYM Başkanlı’na başvurdu. Mine Biniş, 45982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun ilgili hükümleri gereği yaptığı başvuruya olumsuz yanıt gelince mücadele başlattı. 2 yıl süren hukuk mücadelesini kazanan Biniş’e, ÖSYM tarafından istediği belgeler mahkeme kararıyla gönderildi…

Haberin devamı: Hürriyet, 30 Ekim 2007

Bergama yine AİHM'de

Cumhuriyet 28.09.2007: AVUKATLAR: KOZA ÖDEDİĞİ VERGİYİ AÇIKLASIN
Bergama yine AİHM’de
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) – İzmirli bir grup avukat, Bergama Ovacık’ta Koza tarafından işletilen altın madeninin ne kadar vergi ödediğine ilişkin sağlıklı bilgi verilmemesi ve bu konuda iç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
Avukatlar Noyan Özkan, Ömer Turgut Erlat, Arif Ali Cangı, İbrahim Arzuk, Uğur Kalelioğlu ve Serkan Cengiz tarafından AİHM’ye sunulan dilekçede, madenle ilgili süreç anımsatıldı. 11.02.2005 tarihinde 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası kapsamında vergi konusunu sormak için Maliye Bakanlığı’na başvurduklarını anımsatan avukatlar, bakanlığın ise Vergi Yasası’nı gerekçe göstererek olumsuz yanıt verdiğini vurguladılar. Bunun üzerine Bilgi Edinme Kurulu’na başvuran avukatlara, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunabilecekleri, ret kararının iptali istemiyle idari yargıda dava açabilecekleri bildirildi.
Açılan davalarda Maliye Bakanlığı suçlu bulundu. Ancak aradan geçen aylara karşın, vergi konusunda açıklama yapmaktan kaçınıldı. Bunun üzerine AİHM’nin yolunu tutan avukatlar, başvuru dilekçesinde, “Konuyla ilgili iç hukuk yolunu tüketmeleri ve yasadan kaynaklanan hakların kullanılmasının bir kez daha engellenmesi/geciktirilmesi nedeniyle bir kez daha, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6., 10. ve 13. maddelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle, AİHM’ye başvurmak durumunda kaldık. ” dediler.

BEDK Kararları neden yayınlanmıyor?

BilgiEdinmeHakki.Org tarafından Bilgi Edinme Edinme Değerlendirme Kurulu’ndan 29 Ağustos 2007 tarihinde elde edilen bilgilere göre 24/05/2004 – 28/08/2007 tarihleri arasında BEDK 3205 itiraz başvurusu hakkında karar vermiştir. Bu kararlardan bugüne kadar sadece 641 tanesi yayınlanmış fakat 2564 BEDK kararı halen yayınlanmamıştır.

BEDK ne kadar etkili?

BEDK BilgiEdinmeHakki.Org’a bu kararların 81 toplantı sonucunda karara bağlandığını ve 28 Toplantıya ilişkin Karar Defterlerinin www.basbakanlik.gov.tr adresinde yayınlandığını bildirmiştir. Diğer 53 toplantıya ilişkin karar defterlerinin ayıklama çalışmaları devam etmektedir. Verilen BEDK cevabına göre 10 toplantı defterinin ayıklanma çalışması tamamlanmış, fakat halen bu 10 defter yayınlanmamıştır.

Bugüne kadar yayınlanan toplam Toplantı Defter sayısı: 28
Bugüne kadar yayınlanan toplam İtiraz Karar sayısı: 641
1-28 Toplantı notları: 495 Sayfa
Henüz yayınlanmayan Toplantı Defter sayısı: 58 (Ağustos 2007 itibarı ile)
Henüz yayınlanmayan İtiraz Karar Sayısı: 2564 (Ağustos 2007 itibarı ile)

BilgiEdinmeHakki.Org, geri kalan 58 Kurul toplantısına ilişkin Karar Defterlerinin ve henüz yayınlanmamış olan yaklaşık 2564 itiraz kararının ivedi bir şekilde yayınlanmasını Kurul’dan talep etmiş fakat Kurul halen bu kararları yayınlamamıştır.

4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu altında kurulmuş olan ve bu kanunun uygulamasından sorumlu olan T.C. Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun 2500 küsür kararı yayınlamaması nedeni ne olursa olsun kabul edilemez. T.C. Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun bu davranışı 4982sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun ruhuna uygun düşmemektedir.

BEDK Cevap Sayfa 1

BEDK Cevap Sayfa 2

28 Eylül – Uluslararası Bilgi Edinme Hakkı Günü

Uluslararası Bilgi Edinme Hakkı Günü 2007, (“Right to Know Day”) dünya üzerindeki tüm demokratik toplumlarda, bilgiye erişim hakkının önemine dikkat çekmek amacıyla 5. defa çeşitli ülkelerde kutlanıyor. Kutlamalarla ilgili ayrıntılı bilgi için http://www.foiadvocates.net/rkd07.php adresine bakınız.

BilgiEdinmeHakki.Org kamuoyunu Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun kullanımı ile ilgili bilgilendirmek amacı ile 2004-2006 kullanım istatisklerini içeren özet bir çalışmayı http://www.bilgiedinmehakki.org/bilgi_edinme_hakki_istatistikler/player.html adresinde Flash presentasyon formatında yayınladı.

 

BilgiEdinmeHakki.Org Incelemesi

Radikal'den: "Bilgi edinme hakkının önündeki engeller kalkmalı"

R. BÜLENT TARHAN’ın makalesi: TCK’nın 258’inci maddesi başta olmak üzere, bilgi edinme hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılması, halkın uygun araçlarla bilgilendirilmesi, yurttaşların da yasanın olanaklarını ihale, kredi, gümrükleme vergi vb. gibi olası yolsuzluk alanlarının aydınlatılması için de kullanması gerekir…

Hesap verebilirlik, katılımcılık, stratejik vizyon, cevap verebilirlik, hukukun üstünlüğü, etkinlik ve eşitliğin yanı sıra, iyi yönetişimin unsurlarından biri, belki de en önemlisi saydamlıktır. Saydamlığı ve yönetimde açıklığı sağlamanın temel koşullarından biri, bilgiye erişim hakkının önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Eylül 2000 tarihli Birleşmiş Milletler 1000 Yıl Bildirgesi’nde ve Ekim 2000 tarihli Avrupa Temel Haklar Şartı’nda, belgelere ulaşma özgürlüğü ve devletin bilgi alma hakkını güvence altına alma ödevine özel vurgu yapılmaktadır.
Yine Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisi’nin 19. maddesi iletişim özgürlüğünü düzenlemektedir. Bilgi edinme hakkı alanı sınırlarının genişletilmesi; ‘gizlilik kültürü’nü istisna, açıklığı asıl kabul eden bir anlayışın egemen kılınmasıyla mümkün olabilir.

Yolsuzlukla mücadele

Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’nin ‘Kamu Sektörü’ başlıklı 7’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında da: “Her taraf devlet, iç hukukunun temel ilkelerine uygun olarak çıkarların çatışmasını önleyici, saydamlığı arttırıcı sistemleri kabul etmeye, korumaya ve güçlendirmeye çalışacaktır” denilmektedir.
Ülkemizde de bu hakkın kullanımına ilişkin usul ve esasları belirleyen 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çıkarılmış; bilgi edinme başvurusuyla ilgili yapılacak itirazlar üzerine anılan kanunda öngörülen sebeplere dayanılarak verilen kararları incelemek ve bilgi edinme hakkının kullanılmasına ilişkin kararları vermek üzere; Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu oluşturulmuştur. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas Ve Usuller Hakkında Yönetmelik de bilgiye erişim yöntemlerini ve başvuru koşullarını oldukça ayrıntılı biçimde düzenlemektedir.
Buna karşın bilgi edinme hakkının kullanımı yönünden hâlâ ciddi sorunlar bulunmaktadır.
Bilgi edinme hakkı önündeki en önemli engellerden birisi; yeni Türk Ceza Kanunu’nun ‘Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar’ bölümünde yer alan, ‘Göreve İlişkin Sırrın Açıklanması’ başlıklı 258’inci madde hükmüdür.

‘Devlet sırları’

5237 sayılı yasa, 326-339’uncu maddeler arasında ‘devlet sırlarına karşı işlenen suçlar’ı düzenlemektedir. Anılan bölümde yer alan düzenlemelerden ve madde gerekçelerinden anlaşılacağı üzere, ‘devlet sırrı’, ‘devletin güvenliğine ve iç ve dış siyasetine ilişkin bilgiler’le sınırlıdır. Oysa, bilgi edinme hakkı kapsamındaki potansiyel başvurular, ağırlıklı olarak ‘devlet sırrı’ tanımının kapsamı dışındaki bilgi alanlarına yönelik olacaktır. Kaldı ki; ‘devlet sırrı’ kapsamındaki bilgilerin teminini ve açıklanmasını yasaklayan 334, 335, 336 ve 337’nci maddeler, açıklanması yasaklanan ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilere yönelik suçların işlenmesini, bu bilgilerin kanun ve düzenleyici işlemlerle belirlenmesi koşuluna bağlamaktadır. Dolayısıyla ‘devlet sırrı’ yönünden sübjektif takdirin kullanılması ya da takdir yetkisinin takdiri tasarruf biçiminde keyfi kullanımı en aza indirgenmiştir.
Buna karşılık, ‘Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar’ bölümünde yer alan, ‘Göreve İlişkin Sırrın Açıklanması’ başlıklı 258’inci madde hükmü, devletin ekonomik, kültürel ve benzeri çıkarlarına yönelik bilgiler de dahil olmak üzere, kamu görevlisinin, görevi nedeniyle öğrendiği veya edindiği her türlü bilgi ve belgenin gizliliğinin ihlali fiilini düzenlemektedir. Söz konusu düzenleme, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 229’uncu maddesinde yer alan düzenlemenin aynısı olup, sadece dili sadeleştirilmiştir.
Açıklık ilkesi
Öncelikle, ceza hukukunun ‘açıklık’ ilkesiyle çeliştiğini düşündüğümüz bu hükümde yer alan ‘gizli’ kavramı, bir başka yasama işlemiyle somutlaştırılmadıkça keyfi takdirlere açık olacaktır.
258’inci maddede yazılı suçun oluşumu yönünden -TCK’nın 336’ncı maddesinin aksine- gizli kalması gereken bilgi ve belgelerin ‘kanun veya düzenleyici işlemlerle belirlenmesi’ koşulu öngörülmemiştir. Bu durumda, amirin sübjektif takdirine bağlı olarak sözlü emirlerle ya da geçmişteki alışkanlıklara bağlı olarak belgelere gizlilik derecesi konulabilecektir. Bunun en önemli sakıncası, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun işlemez hale getirilmesi olasılığıdır. Çünkü, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nda yer alan ‘gizlilik’le ilgili hükümlerin kamu görevlisi tarafından, katı yorumlanması halinde üzerinde ‘gizli’ kaşesi bulunan herhangi bir belgenin başvuranlara verilmemesi, sıkça söz konusu olabilecektir.
Bir başka eksiklik, yurttaşların Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nda mevcut haklar yönünden yeterince bilgilendirilmemesi; yani bu konuda yaygın eğitim olanaklarının yeterince kullanılmamasıdır. Öyle ki; Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun resmi bir internet sitesi dahi mevcut değildir. 2004 ve 2005 yıllarında kurumlara yapılan sırasıyla- 395 bin 557 ve 626 bin 789 başvuru sayısı dikkate alındığında bu alandaki yurttaşlık bilincinin oluştuğu yanılgısına düşülebilir; çünkü bu başvuruların neredeyse tamamına yakını, kişilerin kendisiyle ilgilidir. Oysa; yasada, talebin, başvuru sahibiyle ilgili ya da ilişkili olması şartı aranmadığından bu yasanın, saydamlığın artırılması, dolayısıyla ciddi bir yolsuzlukla mücadele enstrümanı olarak kullanılması mümkündür.
Öte yandan 2005 yılındaki toplam 626 bin 789 başvurudan 75 bin 946 başvurunun kısıtlamalar gerekçe gösterilerek kısmen ya da tamamen reddedilmiş olması; yani -toplam başvuru sayısı içindeki payı oransal olarak düşük olsa da- sayıca önemli bir başvuru kümesinin bilgi ve belgelere erişiminin kısmen ya da tamamen engellenmiş olması yasanın kapsamının da yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenle, TCK’nın 258’nci maddesi başta olmak üzere bilgi edinme hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması; halkın uygun araçlarla bilgilendirilmesi; yurttaşların da yasanın olanaklarını; ihale, kredi, gümrükleme vergi vb. gibi olası yolsuzluk alanlarının aydınlatılması için de kullanması gerekmektedir.

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=232947 15 Eylül 2007, Cumartesi

Gazetecilere "Bilgi Edinme" Semineri

02 Eylül 2007: http://www.haberler.com/gazetecilere-bilgi-edinme-semineri-haberi/

ANKARA (ANKA) – Düşünce Özgürlüğü Derneği ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı, gazeteciler için Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde bilgiye ulaşma yollarıyla ilgili bir seminer düzenledi. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikasının desteğiyle düzenlenen “Biz de bilelim” adlı bir günlük seminer, Hak-İş Sendikası Konferans Salonu’nda yapıldı. Leeds Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaman Akdeniz, Şanar Yurdatapan ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay Bilgi Edinme Kanunu hakkında birer konuşma yaptı.

Bilgi Edinme Hakki Egitimi

Şanar Yurdatapan, Bilgi Edinme Kanunu’nun çok önemli bir kanun olduğunun altını çizerek, “Bilgi Edinme Kanunu gökten zembille inen önemli yasalardan biri. Devletin zannettiğinin aksine, soru sorma giderek artıyor. Bu sevindirici bir durum” diye konuştu. Yurdatapan, vatandaşların bilgi edinme haklarını sonuna kadar kullanmalarını istedi.

Bilgi edinme hakkına ilişkin dünyadaki gelişmelerden örnekler sunan Doç. Dr. Yaman Akdeniz de, söz konusu kanunun çıkmasıyla vatandaşların “kamu kurum ve kuruluşlarıyla” muhattap edildiğine işaret etti. Akdeniz, “Bu kurumlar bilgi vermese bile en azından vatandaşlara cevap vermek zorundalar” diye konuştu.

Bilgi edinme hakkının uluslararası hukuk tarafından güvence altına alındığının altını çizen Akdeniz, bir süredir devam eden sivil anayasa tartışmalarına da atıfta bulunarak, “Bilgi Edinme Kanunu yeni hazırlanacak Anayasa’da da olması gerekir” diye konuştu.

Dünya çapında 50’nin üzerinde ülkede bilgi edinme hakkının bulunduğunu belirten Akdeniz, son 10 yılda 25 ülkede Bilgi Edinme Kanunu çıktığını hatırlattı. Türkiye’de 24 Nisan 2004 yılında yürürlüğe giren Bilgi Edinme Kanunu’nun Avrupa Birliği’nin değil Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (İmf) baskılarıyla ortaya çıktığını ifade etti.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay da yaptığı konuşmada, Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi almanın çok sıkıntılı bir süreç olduğunun altını çizdi. Türkiye bürokrasisinde “devlet herşeyi bilir” anlayışının hakim olduğunu anlatan Abakay, bu anlamda Bilgi Edinme Kanunu’nun çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Seminerde daha sonra bilgi ednime yasasıyla ilgili uygulamaya yönelik bilgi verildi.(ANKA) (Ankara Haber Ajansı) 02.09.2007 16:29 [980201]

'Bilgi edinme hakkı'na ilgi artıyor

CNN Türk, 02 Eylül 2007: http://www.cnnturk.com/video/index.asp?pn=1&vid=1288

BilgiEdinmeHakki.Org’un Türkiye genelindeki bilgi edinme hakkının vatandaşlar tarafından kullanılması ile ilgili istatisklerle ilgili lısa çalışmasına aşağıdaki PDF dosyasından ulaşmak mümkün. Bu çalışmada T.C. Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu tarafından yayınlanmış olan 2004-2006 istatitikleri karşılaştırılıyor:http://www.bilgiedinmehakki.org/doc/Bilgi_edinme_hakki_istatistikleri.pdf